Gerçek ne? Aslında gerçeğin ne olmadığını anlatabilirsek geriye gerçeklerimiz kalmış olacak gerçeğin ne olmadığını ise var olmasına rağmen anlamsal olarak hiç birşey ifade etmeyen herşey gerçek değildir. Yani bir şeyin var olması onu gerçek yapmaz. Gerçeğin ne olduğunu ancak gerçek olmayanlarla tanımlayabiliriz. Yanlış olmasa doğru gerçek olamaz en temel anlamda...
Ve herbirimizin geçmişten gelen inanarak bağ kurduğumuz anılarımızın birer gerçeğe dönüştüğünü inkar edemeyiz. Gerçeğin her zaman güzelliklerden ibaret olduğunu söyleyemeyiz elbette. Acı gerçeklerimiz de tamamen anlamlı kıldığımız acı deneyimlerimizin düşünceye dönüşmesinden dolayı gerçeğimiz oluyor. Ama ben yine inadına ardımda kalanları anımsıyorum, sonra bir ritim kaplıyor dört yanımı, gidişlerin gerçeği ile yüzleşmişken gelişleri beklemiyorum aslında... istiyorum ki sesim dilediğim kadarıyla gerçeğini haykırsın. Anlayış ve sevginin olmadığı, neden acı çektiğini anlamayacak bir durumun gerçek olduğuna inanmıyorum.
Zamanla şu gerçeği farkediyoruz aslında karşındakinin anlayabildiği kadarıyla bir gerçekten söz edebiliyoruz. Sahip olduğu anlayış ve sevgi kadar gerçek anlamlı olabilir.
Ve anladım ki kimse tam anlamıyla gerçeğini anlamlandıramıyor, işin içine çıkar ilişkileri girdi mi gerçekler oracıkta yitirilmeye başlıyor... Bütün o ruh, bir anda ne de çabuk soluyor. Ne de anlamsızlaşıyor insan. Nasıl da boşaltıyor koca bir geçmişin içini..
Ama bazı gerçekleri de anlamlandıramadığımız için de kibirle reddediyoruz. Bir anda nasıl da özümüzü yitiriyoruz. Mesela siz psikolojik bir rahatsızlığı olan birine karşı ne saçma davranışlar sergiliyor diye düşünmediniz mi?.. Ve siz ruhsal anlamda iyi olmadığınızda size karşı gülüp geçenlere kızmadınız mı?... Bilin ki kişiye özgü haller var ve bunu ne anlayabilirsiniz ne de sizi anlamayı bekleyebilirsiniz...
Heft Reng