Sonuç bulunamadı

    Düşünüyorum




    Yaşamımız boyunca, yaşadığımız tüm sorunlarımızı acaba zamansal bir boyutta geçirdiğimiz bir talihsizlik olarak mı nitelendirileceğiz. Yoksa içinde bulunduğumuz mekanın yanlış bir zamana denk geldiğini mı düşünmeye başlayacağız. Bunun ötesinde tüm talihsizlikler karşısında hiç bir şey yapmadan kendimizi kaderin kurbanı mı sayacağız acaba…

    Bu hayatta yaşanacak ne kadar çok hakikat varmış demek geliyor içimden. Herkesin ayrı bir doğrusu var sanırım. Bizim yaşadığımız coğrafya da öyle bir yer. Büyüklerin akıl hocası olduğu küçüklerin ise onlara itaat etmek zorunda olduğu küçük bir yer… Bir de şunu demek istiyorum. Hakikat nedir? Hakikati ölçme ve değerlendirme anlayışımız neye göre şekilleniyor. İnsanoğlu yaşadığı çağlar boyunca hep bulunduğu dönemin şartlarına bağlı olarak yeni kavramlar üreterek, bunun üzerinde ahlak ve yaşam felsefesine şekil verirken, kişiden kişiye değişen anlayışlar kimisine göre doğru kabul edilirse de tüm insanlar için temel bir doğru hala bulunmamaktadır. 

    Öyle ki insanlık tarih boyunca sırf bir grubun doğrusu yüzünden sayısızca yıkımdan geçmiştir. Hitler'in faşist düşünce anlayışı sosyalizme karşı bir mücadeleyi başlatırken Rusların komünist felsefeyle giriştikleri sosyalizm anlayışı da insanoğlu için bir yikimdir. Buna benzer olarak müslüman dünyasında yaşanan mezhep savaşları da hep yıkımla sonuçlanmıştır. Emevii milliyetçilik anlayışı emeviler için ne kadar doğruysa, Dünya'nın bir bölümünün sahip olduğu faşist milliyetçilik anlayışı diğer bir bölümünün sahip olduğu komünist anlayış, diğer bir bölümünün de sahip olduğu muhafazakar anlayış esasında eşit derece de insanoğlu için tehlikelidir. Ve hepsi yıkımla sonuçlanmıştır. Hala da yıkımla sonuçlanıyor. Bir düşünceyi insana empoze edip bunu büyük bir yok oluş silahı gören düşünce yapıları aslında sahip oldukları bu düşünceleri mutlak doğru kabul ederler… Bunu kuşkusuz hakikat olarak görürler. Yaptıkları yıkım zaferlerine ulaşmaları için birer basamaktan öteye varamaz. Yakın tarihte şahit olduğumuz IŞİD bunun en iyi örneğidir.

    Esas olan şudur. Hangi düşünce ve ideolojik anlayışa sahip olursak olalım. Bireysel olarak öncelikle iyi bir sorgulama yeteneğimizin olması gerekir. Başkalarının bizim için düşünmesi ve en iyi kararı vereceğini sanmak kendimize yapacağımız büyük bir kötülüktür. Çünkü hiç kimse sahip olduğumuz değer ve vicdan anlayışla yerimize iyi kararlar alamaz. Esasında beynimizi kiraya vermek için değildir. İçindeki nöronları harekete geçirip kendimiz ve toplumumuz için ortak bir akılda buluşmak içindir. Herkesin hakikati farklı olabilir. Yalnız akıl ve vicdan süzgecinden geçen hakikat tehlikeli olmaktan çıkar. Ve tüm yıkımlara karşıdır.

    Sorguladığımız sürece bir benlik kazanabiliriz. Ve hangi düşünce yapısına sahip olursak olalım. O düşüncenin ekşi ve artılarını görebiliriz. Böylece tüm tehlikeli yıkımlardan kendimizi sıyırabiliriz. Bağnazlığı bırakabiliriz ve kaderin bir coğrafya da kendi haline terk edilmiş toplumlarının yaşadığı yıkımları olmadığını tüm gelecek kuşaklara ispat edebiliriz. 

    Not: Bu yazı bir ideolojik düşünceyi yansıtmamaktadır. Tamamen sorgulamanın önemi üzerine ve herkesin kendisince doğrularını kontrol etme amacı taşımaktadır. 



    Okuduğunuz için teşekkür ederim. Takip Et

    2 Yorumlar

    Daha yeni Daha eski

    نموذج الاتصال