Gökyüzü çoktan ışıklarını saldı
Ay geceye misafir gibi
Gökyüzünden bir haber,
Karanlık çok karanlık
Hislerim, kalbim farklı durmuyor
Geceden;
Durup öylece dalmışım...
Neden kelimeler onlara en ihtiyacımız olduğu zamanlarda boğazımıza düğümlenir
Ve yazdığım misralar...
Neden anlatmak istediğimden uzakta
Çok uzakta
Bana bile yabancı (şiir: heft reng)
Ay geceye misafir gibi
Gökyüzünden bir haber,
Karanlık çok karanlık
Hislerim, kalbim farklı durmuyor
Geceden;
Durup öylece dalmışım...
Neden kelimeler onlara en ihtiyacımız olduğu zamanlarda boğazımıza düğümlenir
Ve yazdığım misralar...
Neden anlatmak istediğimden uzakta
Çok uzakta
Bana bile yabancı (şiir: heft reng)
Çoğu zaman anlatmaktan öteye, anlatamadığımızı ancak anlatabiliyoruz. Bunun nasıl bişey olduğunu biliyoruz. Az çok hepimizin başına gelen durumdur. Güvendiğimiz kelimelerin bizi yüz üstü bıraktığı anlar, dilimizin döndüğü her kelimenin içinde bulunduğumuz anı anlatmaması, anlatmak istediklerimize karşılık bulamamak, dokunduğumuz her cümlenin bizi farklı bir konuya sürüklemesi, Anlatamadıklarımız böylece yabancılaşıyor bize, bunun için anlatamadığımızı ancak anlamlandırıyoruz. Tabi bunun içinde karşımızdakinin sezgisel olarak ne demek isteyeceğimizi anlaması gerekir. Yoksa tüm çabalarımız bir anda boşa gider.
Yazdığım şiire gelecek olursam; o gün içimde hırpalanmış bir kalp taşıyordum. Ve hislerim, kalbim gece gibiydi. Misafir bir ay var olmasına rağmen dünyamdan bakınca ay misafir değildi. Gökyüzünün karanlık haberi pekte teselli edecek cinsten değildi. Zaten teselli de kaldıramazdım. Anlatamayışlarım sürüyordu ben susuyordum. Doğrusu anlatacaklarıma kimseler bulamadığım gibi; kelimeler boğamızda düğümlenip sesimi kısıyordu. Bir cümle kuruyorsun içinde; içinde olmasına rağmen anlatmak istediğinden uzak kalıyor.
Anlatamadıklarımı bir tarafa atıyorum. Üç yıl öncesine ait bu şiirle ancak o günkü ruh halimin tarifini yapabilirim. Bu karmaşık cümlelerimle ancak buna benzer ruh hallerimizi anlamlı kılabiliriz. Ancak bunu yapabilirim. Ve anlatmak isteğimi anlamlı kılmışsınız umarım.
Yoksa tüm çabalarım boşa gider...
Bir anlatamadiklarimiz var birde dinletemediklerimiz.
YanıtlaSilAnlatamayinca üzülüyoruz ancak ah o dinlemeyi bilmeyen, iki kulak, dudak ve diş ile kapatılmış ağız manasını bilmeyenler...
Mevlana ne güzel söyler: Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme. Gönlüm duygularını anlatamadığı için kızarken dilime; Dilim anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme.
İç dünyada yaşananların anlatılamamasının sebebi; anlamakta mâhir olmayan kimselere dil dökmemiz, ya da anlatacak halimiz kalmayışından da olabilir. Yutulanları tercüme eden bir yazı olmuş. Başarılar dilerim.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için teşekkür ederim biraz yutulanlari anlatmaya çalışmak daha iyi olacağını düşündüm
Sil